SERHAN ASKER yazdı…
O 22 yaşında dünyanın şapka çıkardığı bir mega stardı… Kupa üstüne kupa kaldırıyordu Bayern Münih ve Alman milli takımıyla… Bu arada büyüyen 3 çocuğu vardı… Kupa kaldırmaktan onları havaya kaldırmaya vakti olmuyordu… Çocukluklarını göremedi, Noel, Thomas ve Stephan’ın… Ailesini öyle ihmal ediyordu ki..
O dünyanın Kaiser’i, imparatoru ama ailesinin hiçbir şeyiydi… Futboldan sonra teknik adam oldu. Teknik adamlığı bıraktı bu sefer de UEFA, FIFA ve Alman Futbol federasyonunda gece gündüz çalıştı. Bu arada çocukları genç adamlar oldu. Son olarak ülkesi Almanya’nın 2006’da Dünya Kupasına ev sahibi olması için varını yoğunu verdi. Başardı da. Ve o organizasyondan sonra, “Tamam, artık aileme dönmeliyim” dedi… Ama Franz için çok geçti…
Büyük oğlu Stephan’ı pençesine alan tümörle sarsıldı.. Stephan babasına kavuşmuştur ama hastane koridorlarında merdiven çıkarken nefesi kesilen biridir artık. Korkuluklardan destek alıp durduğunda, koluna giren ve buğulu gözlerle kendisini bekleyen babasına “Senin en çok da havaya kaldırdığın kupaları kıskandım.. Çünkü sen beni havaya kaldıracağın zamanlarda hiç yanımda olmadın. Hep kupalarla meşguldün.. Onun için hiç sevmedim senin kupaları.. Oysa beni de araya sıkıştırabilirdin. Onlar seni benden aldı babacığım” demiştir, kesik bir sesle…
Oğlu babasının yüreğini adeta boks torbasına çeviriyordu… Devam etti Stephan:
“Bir insanın baba kokusunu kana kana ancak 45’inde içine çekmesinin ne demek olduğunu bilir misin baba?”
Kaskatı kesilen Franz’ın gözünün önünden geçen kupalar artık çok anlamsızdı… Ve 2 ay sonra henüz 45’indeki oğlunu kaybetti…
Hayat asla sadece zaferler değildir.. İşte Beckenbauer… Hep kazandı.. Bir kere kaybetti ve şuan yapayalnız bir adam…
Yakın çevresine “Yaşamım boyunca kazandığım bütün kupaları alsınlar ve beni 1 dakikalığına da olsa oğlum Stephan’la baş başa bıraksınlar” diyormuş…
Hayat onu evlat acısıyla baş başa bıraktı. ‘Kaybedenler Kulübüne hoş geldin İmparator’ dedi.
Bu yazıyı yıllar önce yazmıştım. Beckenbauer dün aramızdan ayrıldı. Kaiser oğlu Stephan’la kucaklaştı…