“`html
Kartepe’de Sondaj Çalışmalarında Yangın Olayı ve Uzman Görüşleri
Kartepe ilçesinin Dumlupınar Mahallesi’nde yer alan Bedir Sokak ile Ulus Caddesi kesişimindeki arazide, 17 Şubat tarihinde metro projesi kapsamında yapılan sondaj çalışmalarında, 47 metre derinlikte meydana gelen yangın, ancak 4 Mart’ta kontrol altına alınabildi. Sondajı gerçekleştiren firma, 8 Mart’ta ilgili sondaj borusunu çıkararak çalışmaları tamamladı. Yangının meydana geldiği alana yaklaşık 500 metre mesafede, D-100 kara yolunun İzmit yönüne yakın Ankara Caddesi’nde 2 Mart’ta gerçekleştirilen sondaj çalışmaları sırasında, yerin 45 metre derinliğinde çıkan ve ekipler tarafından kontrollü bir şekilde ateşlendirilen gaz durumu, çevresi beton ile kapatılarak güvence altına alındı. Metan gazından kaynaklandığı düşünülen yangın ise devam ediyor.

Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özkan Coruk, devam eden metan gazı kaynaklı yangın hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Coruk, metan gazının organik kalıntıların çürümesi sonucu oluştuğunu belirtti. “Bu gaz, özellikle bataklık alanlarda sıkça görülen bir durumdur. Ayrıca, kömür havzalarında ve madenlerinde de mevcut. Jeolojik bir fenomen olarak değerlendirilmelidir. Bataklık yapıları içinde belli derinliklerde bu gazların bulunduğu ceplerin tespit edilmesi mümkündür” diye ifade etti.
‘Bölgedeki Metan Gazı Birimleri Mevcut’
İki ayrı noktada yüzeye çıkan metan gazı konusunda açıklama yapan Özkan Coruk, “Burada karşılaştığımız olay bizi şaşırtmadı. Çünkü İzmit Ovası, Sapanca Gölü ile İzmit Körfezi arasında yer alan eski bir bataklıktır ve hâlâ yüzeyde bu ortama dair izler mevcuttur. Böyle bir ortamdaki gaz ceplerinin oluşumu, jeolojik süreçlerle bağlantılıdır. Bataklık içinde biriken organik maddelerin sıkışması sonucunda gaz birikimi mümkün. Bu durum, yer altı suyu ve benzeri faktörlerin etkisiyle belirli derinliklerde gelişmektedir” dedi.

‘Yanıcı ve Zehirleyici Gaz’ Uyarısı
Metan gazının insana ve çevreye etkileri hakkında da bilgi veren Coruk, “Metan gazı, kontrollü bir ortamda büyük zararlara neden olmaz. Ancak, yanıcı ve zehirleyici özellikleri nedeniyle dikkatli olunmalıdır. Atmosfere çıktığında, yoğunluk artarsa zehirleme riski oluşabilir. Gazın yanıcı özelliği ise önemlidir; ateş alması durumunda büyük yangınlara sebep olabilir” şeklinde konuştu.
‘Tünel Çalışmalarında Kazı Yöntemleri Düzenlenmeli’
Doç. Dr. Özkan Coruk, metro projesi gibi çalışmaların bölgedeki gazların mevcudiyetine dikkat edilerek yapıldığına işaret etti:
“Eğer burada bir metro ya da tünel gibi kazı çalışması yapılacaksa, bu durum dikkate alınarak tasarlanmalıdır. Çalışmamız metro hattıydı ve derinlik açısından kritik bir alanı kapsıyor. Bu nedenle, kazı yöntemleri oluşturulmadan önce gerekli risk değerlendirmeleri yapılmalıdır. Tünel delme makineleri (TBM) kullanılarak bu işlem gerçekleştirilmelidir. Gerekli sensörler ve iyileştirme teknikleri, tünelin delineceği alan için uygulanmalıdır” dedi.
‘Daha Önce Benzer Durumlarla Karşılaştık’
Metro projesindeki ilk sondaj çalışmaları hakkında da bilgi veren Doç. Dr. Coruk, “2015 yılındaki ön çalışmalarda, 30-35 metre derinliklerden itibaren metan birikimine neden olan tabakaların varlığı tespit edilmiştir. Bölgede daha önce de benzer gaz çıkışları yaşandı; bu nedenle dikkatli olunması gerektiğini biliyoruz” açıklamasında bulundu.

‘Daha Etkili Tedbirler Alınabilirdi’
Çıkan gazın kontrol altında tutulması ve tahliye edilmesini değerlendiren Coruk, “Önceki vakaları göz önünde bulundurarak kontrollü bir şekilde yakılması doğru bir yöntem olmuştur. Ancak, daha etkili tedbirler almak da mümkündü. Bu yaklaşım, çevrede oluşacak zehirli etkileri azaltmak için elzemdir” dedi. Aynı zamanda, kapalı ortamlarda metan gazının insan sağlığına zarar verebileceği konusunda uyararak, “Atmosferde yoğunluğu azalsa da kapalı alanlara girerse ciddi riskler oluşturabilir” şeklinde ekledi.
“`